Kanlı Maraş

 

Kanlı Maraş
Canlı canlı ekranlarda izlediğimiz caniler halen saldırganlıklarını olanca pervasızlığıyla sürdürdüler. Orada yapılan anma toplantısını içine sindiremeyenler bu anma toplantısını başarısız kılmak için çaba harcadılar. Deme ki geçmişle yüzleşme halen birilerini korkutmuş.
Bugün, kimi değerlerden ve birlikten söz edenler; o değerleri yok etmek için en saldırgan siyasi ideolojini uygulamaktan çekinmiyorlar.
Bizler, bin dokuz yüz yetmiş sekiz deki Maraş olaylarını belgesellerden ve kitaplardan okuduk ve yaşayanlardan dinledik. Okudukça ve dinledikçe kinle, nefretle, öfkeyle faşizanlığa lanet ettik. Çünkü faşizim tüm insanlık değerlerini hiçe sayan bir baskıcı anlayış olduğunu maraş olaylarında tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur.
Bizler bu topraklarda insanca ve hakça bir yaşam istedik. İnsanca aynı çatı altında yaşamak ve yaşadığımız ülkede en güzel şeyin paylaşmasını savunduk.
Bizler biliyoruz ki; bir ulusun kültürü dil kültürüdür;
Tarih kültürüdür;
Birlikte yaşama kültürüdür.
Bu değerleri korumak için farklılıları yok etmek, asimile etmek gerekmiyor. Farklı olanlarla dayanışma, hoşgörü, paylaşma, saygı ve sevgi yeterli olacaktır. Oysa faşizmin anlayışında yok etme ve farklılıkları düşma görme gibi bir yanlış algı söz konusudur. Bundan dolayı da düşmanlıklar ve farklı değerlerin çatışmaları sona eremiyor.
Ama tüm güzel değerleri kurmak için, Türkiye'deki sivil dernekler destek bu yürüyüşe destek vermelidir ki bu utanç bir daha yaşanmasın.
Utançlardan en büyüğü yine Sivas Madımak yanıgınıdır.
Sayın Ali Balkız ve yanında ki tüm öncüleri kutluyorum. Örgütlü olmanın en güzel örneğini bizlere sundular. Ama nedense halktan gereken ilgiyi pek bulamadım. Örneğin, Sivas'ta yürüyen yüzbinlerce kişi burada hiç yoktu. Bunu mutlaka sorgulamalıyız. Sormak gerekir Sivas’ta ki acıyla, Maraş’taki acı farklı mıydı? Bu duyarsızlığımızı üzerimizden atmalıyız.
Hele siyasi partiler bilakis solcu geçinen parti başkanları sizlere soruyorum sizler nerelerdeydiniz sizin örgütleriniz kitleleriniz neredeydi bu anma gününde ?
Sayın Kılıçtaroğlu Maraş anma gününden daha önemli ne ola bilirdi katılmadınız anma ya ilişkin hiç birde demeç vermediniz sizde pencereden komutan edasıyla izleyen şahıslardan ne farkınız kaldı kimi kimleri temsil ediyorsunuz ?
Hey yönetenler sziler; Faşizanca sloganalar atarak, işaret yapıp taş atanlar kimlerin temsilcisi olduğu belli değil mi? Gözümüz görmese onları da devrimci gençler ülkücüler kılığına girmişler diye iftira edeceksiniz utanmasanız.
Emekçiler hak arar, öğrenciler hak arar siz karşılarına dikilirsiniz. Sivas, Çorum, Maraş katliamına karşı anma düzenlenir karşısına dikilirsiniz.
Şiddet uygulamak linç etmek için yapmadığınız pislik kalmaz bu mu sizin birlik beraberlik yüz yılardır et tırnak anlayışı içindeki politikanız ve düşüncelerinizin çağrısı.
Bu ülkeyi bölerse sağcılardan ve milliyetçilerden başka kimse bölmez.


Bizden değil Ökkeşler dediğiniz katil zamanında 1956 yılında, günü tam olarak bilinmeyen Mart ayında Kuzucak Köyü'nde doğdu. Kahramanmaraş merkeze bağlı olan köyünün ilkokulunun ilk mezunudur. Orta ve lisa tahsilini Kahramanmaraş'ta tamamlayan Şendiller, 1976 yılında Gaziantep Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümüne kayıt oldu. Cemiyetçilik hayatına daha ortaokul yıllarında, Ülkü Ocaklarında başladı.
Aralık 1978 yılında, dış mihraklarca tezgâhlanan Marksist-Ermeni işbirliği eseri "KAHRAMANMARAŞ OLAYLARI"ndan 1.Nolu sanık olarak Adana Sıkıyönetim Mahkemelerince tutuklandı. İki yıla yakın idamla yargılandı ve 12 Eylül darbesinden 33 gün önce beraat etti. Ancak Sıkıyönetim kararı ile bölge dışı sürgünden dolayı Konya Selçuk Eğitim Enstitüsüne kayıt oldu ve 1980 yılında mezun oldu.
1981 yılının Ocak ayında matematik öğretmeni olarak Kahramanmaraş'ta göreve başladı. Mayıs 1981'de 1402.sayılı Sıkıyönetim Yasası neden gösterilerek görevine son verildi. Verdiği hukuki mücadele sonucunda 1983'de tekrar görevine geri döndü. Ancak bu kez kendi isteği ile istifa etti ve çalışmadı.
1981 yılından itibaren özel sektörde çalışmaya başladı. Gerek yurt içinde ve gerek yurt dışında çeşitli firmalarda idarecilik yaptı. 1988 yılında Milliyetçi Çalışma Partisi, Kahramanmaraş il başkanlığı ile siyasete atıldı. 1989 yılında yapılan mahalli idareler seçiminde Kahramanmaraş Belediye başkanlığına aday olan Şendiller, çok az bir oy farkı ile seçimi kaybetti. 1991 Ekim ayında yapılan Milletvekilliği Genel Seçimlerinde Refah Partisi, Milliyetçi Çalışma Partisi ve Islahatçı Demokratisi Partisi ittifakından Kahramanmaraş milletvekili olarak T.B.M.M.'ndeki yerini aldı.


Aday olup seçilmedi mi? O zaman aday gösterdiniz bugün kınama yayınladınız utanmadan. Kendisini eleştirmeyen kendi hayatlarından ders çıkarmayanlar, kendileriyle yüzleşmeyenler, birlik ve beraberlik de ne kadar samimi ola birliler ki?
Geçmişi siyah beyaz filme takalım, geri sarıp da izleyelim. Bakalım neler olmuş hatırlatalım Maraş'ta.

 

MARAŞ

Soğuk bir kış günü, ortam çok nahoş
Kapılar boyandı bir gece vakti
Göze kestirmişti, şu hain Baykuş
Dostlara ayandı, gece Maraş’ta

Gökyüzü güneşe gebe kalmıştı
Canavarlar nice canlar almıştı
Çakallar meydana korku salmıştı
Saldıran çıyandı, bilin Maraş’ta

Keser, satır, balta ile daldılar
Genç, ihtiyar, gebe, tümden kıydılar
Solcuları toptan dinsiz saydılar
Feryatları duyandı, canlar Maraş’ta

Halkına zulümü yapıyor devlet
Sağcılar öldürmez diyen şu velet
Arka kapılardan çıkıyor hayret
İnsanları soyandı, vuran Maraş’ta

İnsan olmayanlar bunu anlamaz
Ökkeş gibi olan, dosta yaramaz
Vicdansız olanı insan aramaz
İnsana kıyandı, zalim Maraş’ta

Der yusuf unutmam ve unutmayız
Bizler hiçbir cana asla kıymayız
Devrimci duruştan bir an caymayız
Kanlara boyandı, canlar Maraş’ta

Yusuf Ter 19:12.2010
Saat 00:00 İsviçre



Ecevit'in arşivinden çıkan şok belge
Türkiye'yi sıkıyönetime götüren, "12 Eylül" ihtilalinin yolunu açan Maraş olaylarının üzerinden 30 yıl geçti.



Sağ-sol ve Alevi-Sünni çatışması olarak lanse edilen olayların sis perdesi, son yıllarda aralanmaya başladı.

111 kişinin hayatını kaybettiği kanlı tertibin faiili kimdi, fitili kim ateşledi? Bu soruyla ilgili en ciddi cevap, 2006 yılında eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in arşivinden çıktı. Merhum Ecevit'in 1979'dan beri sakladığı belgeye göre, Maraş katliamı MİT görevlilerince planlanmıştı. Üzerinde 'çok ciddi bir kaynaktan verilmiştir' notu düşülen belgede şu ifadeler yer alıyordu: "CHP iktidarı devraldıktan sonra vuku bulan büyük olayların (Malatya, Sivas, Maraş) çıkacağına dair 1-2 ay evvelinden haber verilmediğinden yüzlerce vatandaşımızın can ve mal kaybına sebebiyet vermişlerdir. Önceden haber vermek bir tarafa, olayın yaratılmasında en etkin rol oynamışlardır. Nitekim Kahramanmaraş olayı MİT'ten... müşterek planlamaları ile çıkarılmıştır. MİT olayın içinde olmasaydı, Maraş'tan her türlü istihbaratı aylar evvel alır ve olayın zuhur etmesine meydan vermezdi."

Türkiye'nin son 30 yılı adeta provokasyonların tarihi gibi. Oyuncular farklı olsa da aynı film, onlarca kez vizyona sokuldu. Faili meçhul cinayetler ve tırmandırılan terör, olağanüstü hal vb. uygulamalara kapı araladı. 1980 darbesinin yolunu açan en önemli unsur 1978'de ilan edilen sıkıyönetim oldu. Yüzlerce faili meçhul cinayetin işlendiği karanlık dönemin finali Kahramanmaraş olayları oldu. 19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında çıkan olaylarda onlarca insan hayatını kaybetti. Provokasyonun kıvılcımı bir sinema salonunda çakıldı. Maraş olayları, Stalin zulmünden kaçan Kırım Türklerinin anlatıldığı bir gösterim sırasında başladı. Cüneyt Arkın ve Oya Aydoğan'ın başrol oynadığı 'Güneş Ne Zaman Doğacak' adlı film, Maraş Çiçek Sineması'nda gösterime girdi. Filmin şehre getirilmesine Ülkücü Gençlik Derneği öncülük etmişti. 19 Aralık günü 20.00 seansının sonuna doğru sinema salonunda bomba patladı. Ülkücülerin yoğunlukta olduğu sinemaya atılan bomba ile aylardır altyapısı hazırlanan provokasyonun fitili de ateşlenmiş oldu. "Bombayı solcular attı." söylentisi şehrin her tarafına yayıldı. 20 Aralık'ta bu kez Alevilerin gittiği Akın Kıraathanesi'ne bomba atıldı. İtinayla alevlendirilen provokasyon 23 Aralık'ta kitlesel olaylara dönüştü. 111 kişi öldü, binin üzerinde insan yaralandı. 552 ev ve 289 işyeri tahrip edildi. 26 Aralık'ta Maraş'ın da içinde bulunduğu 13 ilde sıkıyönetim ilan edildi.

Aydınlatılamadığı için vicdan azabı çekiyorum

Olaylardan sonra İçişleri Bakanlığı'na atanan Hasan Fehmi Güneş: Maraş olayları büyük bir tertipti. Planlama sonucu gerçekleşmişti. Ben olaydan sonra göreve geldim. Bu olayı ortaya çıkarmak için, bakanlık dahilinde bütün imkânlar seferber edildi. Olayı açığa çıkarmak için her şey yapıldı. Ancak buna rağmen, ben de yeterli aydınlatma olmadığı kanısındayım. Olayın perde arkası ve tertipleyicileri ile ilgili bir devlet görevlisi olarak ben de vicdan azabı çekmekteyim.

Ankara 78'liler Derneği Başkanı Ruşen Sümbüloğlu: Maraş katliamı, darbe düzeninin Türkiye'yi12 Eylüldarbesine götüren en kanlı provokasyon. O dönemde gündemde olan kontrgerilla yapılanması bu eylemde aktif rol aldı. Bugün 30 yaşına gelmiş darbe düzeninin bu gayri meşru çocuğundan hâlâ hesap sorulmamış olması utançtır. Malatya, Sivas, Çorum gibi diğer tüm olaylar da darbe düzeninin ülkeyi faşist iktidara götürme yolunda uygulamaya soktuğu kanlı tertiplerdir.

Gizli servislerdeki arşiv belgeleri açıklanmalı

Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Genel Başkanı Fevzi Gümüş: Tertipleyenlerin asıl amacı, 12 Eylül askerî darbesine zemin hazırlamak için halklar ve inançlar bahçesi olan Maraş'ta Alevi, solcu, demokrat insanları kıyıma uğratıp, sağ kalanları ise baskı altına alarak göçe zorlamaktı. Başarılı olan bu senaryonun, CIA'dan ve onun yönlendirdiği devlet içindeki derin güçlerinden icazet alınmadan yapılması mümkün değildi. Türkiye, geçmişindeki bu utancı temizlemek, geleceğini de aydınlatmak zorunda. Bunun çözümü katliamın, gizli servislerdeki arşiv belgelerinin açıklanması, gerçek suçluların yargılanması ve başta Aleviler olmak üzere tüm demokratik kamuoyundan özür dilenmesi.

Olaylar, 12 Eylül'e giden en önemli dönemeçti

Olayın tanıklarından Ökkeş Şendiller: Hükümet ve yönetimin ciddi ihmali var. Aynı zamanda kastı var. Olayların üstünün örtülmesi ve kapatılması da söz konusu. Maraş olayları 12 Eylül darbesine giden en önemli dönemeçti. Bu olay üzerine sıkıyönetim ilan edildi. Sıkıyönetimle birlikte olaylar durmadı, daha da arttı. Tezgâhlanan olay, tertipleyenlerin bile hayal edemeyeceği bir noktaya geldi. 2 yıl önce dönemin başbakanı Bülent Ecevit'in arşivinden çıkan belgenin açıklığa kavuşturulması lazım. Orada açık açık olayın MİT tarafından tezgâhlandığı yazıyor. Dönemin MİT müsteşarı askerdi. Bu konuda MİT, Genelkurmay, Emniyet ve hükümet zan altında.


1980 darbesine götüren provokasyonlar

16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi'nin önünde bomba patlatıldı, 7 öğrenci öldü, 47 kişi yaralandı.

24 Mart 1978'de Ankara'da savcı Doğan Öz öldürüldü. Öz, Başbakan Bülent Ecevit'in talimatıyla kontrgerilla konusunu araştırıyordu.

17 Nisan 1978'de Malatya Belediye Başkanı Hamid Fendoğlu (Hamido), evine gönderilen bombalı paketin patlaması sonucunda hayatını kaybetti.

11 Temmuz 1978'de Ankara'da Doçent Bedrettin Cömert öldürüldü.

10 Ağustos 1978'de Ankara'nın Balgat semtinde kahvehane tarandı. 5 kişi öldü, 14 kişi yaralandı.

Eylül 1978'deAnkaraUlubey Mahallesi'nde taranan kahvehanede 2 kişi öldü.

8 Ekim 1978'de Ankara Bahçelievler'de 7 TİP'li öğrenci öldürüldü.

20 Ekim 1978'de Prof. Bedri Karafakioğlu öldürüldü.

18 Aralık 1978'de Adana'da TMMOB Başkanı Akın Özdemir suikasta uğradı.

1 Şubat 1979'da Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi öldürüldü.

16 Mayıs 1979'da Ankara Piyangotepe'de kahvehane taranması sonucu 7 kişi hayatını kaybetti.

28 Eylül 1979'daAdanaEmniyet Müdürü Cevat Yurdakul öldürüldü.

27 Ekim 1979'de İstanbul Bayrampaşa'da kahvehane tarandı, 6 kişi can verdi.

20 Kasım 1979'da Prof. Y. Ümit Doğanay öldürüldü.

28 Kasım 1979'da Kayseri'de kahvehane tarandı, 5 kişi hayatını kaybetti.

7 Aralık 1979'da Prof. C. Orhan Tütengil öldürüldü.

16 Aralık 1979'da İstanbul Beşiktaş'ta kahvehaneye bomba atıldı, 5 kişi katledildi.

27 Mayıs 1980'de MHP'li Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak faili meçhul bir suikasta uğradı.

Mayıs ve temmuzdaki Çorum olaylarında 57 kişi öldü.

22 Temmuz 1980'de DİSK ve Maden İş Sendikası Genel Başkanı Kemal Türkler öldürüldü