Nihat Behram O Bir MİLİTAN

 

Nihat Behram O Bir Militan




Zorunlu olarak, Türkiye de okulu bırakıp İsviçre’ye ailemin yanına yerleştim ama okuma hevesimi de yanımda getirmiştim..Okumaya hiç ara vermedim. Gençlik çağıma gelip de benliğimi bulduğumda, emekçi olmanın da verdiği bilinçten ötürü sola sempati duymaya başladım. Her sola sempati duyan genç gibi bende Nihat Behram’ın Dar ağacında Üç fidan, Ser verip de sır vermeyen Yiğit kitaplarını aldım. Bu kitapları okudukça sola daha çok sempati duydum. Yerimin de sol da olduğunu anladım. Bu arada Nihat Behram’a da sempati duymaya başladım. Yazdığı kitaplarında ki konulardan ve çektiği işkencelere ve acılara karşı dik duruşuna.

Kim böyle bir yiğit yüreğe, korkusuz kaleme sempati duymazdı, sola sempati duyarda.Kendisi de kitaplarında anlattığı o yiğitler kadar yiğitti ve korkusuzdu. Çünkü halkına sevdalıydı.. Halkı için yazıyor, halkı için mücadele veriyordu.

12 eylül 1980 faşizminden Nihat Behram da payına düşeni en ağır şekli ile aldı. Yurdundan uzaklaşmak zorunda bırakıldı. 1980 de Türkiye’den çıktı İsviçre’ye gitti. 1982 de Yılmaz Güney ile Fransa’ya geçti.1985 de Almanya’ya gitti. Bu arada devamlı gelip gittim bir dernek vardı ve bu dernek 1987 de Nihat Behram’ı konsere davet etmişti. Sevgili Nihat Behram’ı ilk orada gördüm. Orada bende bulunan iki kitabını kendisine imzalattım.Bu arada kısa bir merhabalaşma ve tanışmış da oldum.


Basel de her ay en az iki kes uğramadan duramadığım bir kitapçı vardı, dost kitapevi. 1990 yılında kitapevine uğradığımda gözünde gözlük, kara yağız birisi dikiliyordu karşımda. Kitapçıya Nihat Behram değil mi diye sordum evet dedi. Orada, dost kitapevinde çalışmaya başlamıştı. Buna çok sevinmiştim. Nihat Behram artık yanı başında idi. Orada, kitaplarından ve yazılarından sempati duyduğum yazarla tanışma fırsatı buldum ve dostluğumuzu her geçen gün ilerlettim. Ve onu tanımamla birlikte İbrahim Kaypakkaya’ya ve Denizlere olan sempatim daha da arttı ve hâlâ onlara olan sempatim çok büyüktür.

Onunla aynı şehirde yaşamak gurbet ellerde çektiğim acıyı ve yalnızlığı da hafifletmişti. Kendimi yeni bulmuştum, benliğimi sanki yeniden kazanmıştım. Çünkü onunla konserlere beraber gittik. Yazdığı şiirler gibi onları okuyuşu da benimle birlikte salonda bulunanları da ayağa kaldırıyordu. Çünkü şiirlerinde Faşizm ile kavga ediyor emperyalizme başkaldırıyordu. Osmanlının saltanatına başkaldıran Pirsultan gibi bu emperyalist düzene isyan ediyordu. Pirsultan gibi dönen dönsün ben dönmezem yolumdan diyordu ve halende diyor. O yolundan dönmüyor dönmeyecekte.

Anadolu’nun bozkırları, yaylaları hiç benzer mi şehrin kırlarına, yaylalarına, benzemezdi! Ama, ne var ki şehir de biten o zararlı çiçekler ve otlar Anadolu’nun kırlarına da taşındı. Güller bile kokmaz oldu, çiçekler açmaz oldu. Ama bunlara inat yaşamak isteyen otlar çiçekler,tüm zararlı ellere karşı gelip kendilerini korumasını bildiler.Toprak ananın sabrı ile yeniden boy attılar, açılıp kokularını verdiler. Nihat Behram da onlar gibi faşizmin inadına, 12 Eylülün cellatlarına inat dik ve ödünsüz ayakta durmayı bildi ve biliyor da. Yüreğinden süzüp halkın acıları ile harmanladığı şiirlerini avazının çıktığınca haykırışı ile kendine zarar veren zehirli otları da yok ediyordu. Toprak ananın ve ho,ho amcanın düşlerine girip asi şiirlerini rüzgara verdi çok zaman., kendine has sevisiyle Karacaoğlan oldu sevgileri haykırdı. Çoğu zamanda Pirsultan gibi düzene karşı haykırdı, haykırıyor da. Bu yiğit yazın emekçisini tanıdığıma ve dost olduğuma kendimi çok şanslı hissediyorum.

Nihat Behram 1946 yılında Kars'ta doğdu. 10'u şiir olmak üzere yayımlanmış 20 kitabı bulunmaktadır. Çeşitli yapıtları yabancı dillere çevrilmiştir. 'Halkın Dostları', 'Militan' ve 'Güney' dergilerini çıkaranlar arasındadır. Yazdıklarından ötürü 12 Mart döneminde 2 yıl tutuklu kaldı. 70'li yıllarda bir süre gazetecilik yaptı. 12 Eylül döneminde Bakanlar Kurulu kararıyla T.C vatandaşlığından çıkarıldı. Uzun yıllar Türkiye'den uzakta yaşamak zorunda kalan Behram, 17 yıllık politik sürgünlükten sonra 1996 yılında yurduna dönebildi. Kitapları 1998 yılında 'Toplu Yapıtlar' adıyla yeniden basılmaya başlanan Nihat Behram'ın kitapları arasında 'Darağacında Üç Fidan'(1976 belgesel) , Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit(1976 belgesel anlatı) 'Göğsü Kınalı Serçe' (1976 çocuk kitabı) , 'Yalın Yürek' (şiir) , 'Gurbet' (1988 roman) , 'Kız Ali' (1991 roman) , 'Yılmaz Güney'le Yasaklı Yıllarımız' (1994 roman) 'Özlemin Dili Olsa' (1999 yazılar-söyleşiler-1) ,
Başkaldırı şiirleri (2001)
Miras (roman 2004) Hayatın Şarkısı(1967-2004 toplu şiirleri) Acının ve Umudun Rengi (2005 yazılar söyleşiler-2) YALIN YÜREK BAYRAM GÜMÜŞ (2007 belgesel anlatı) bulunmaktadır son olarak ta kırkıncı sanat yılın kırk şiirle Tanımlar olarak çıkar 2008

Nihat Behram, 1960 sonrasının, Tevfik Fikret, Nazım Hikmet, Ahmed Arif çizgisinin ve genel olarak toplumcu Türk şiirinin mirasçısı, sürdürücüsü şairlerindendir.
Politik düşüncesinden hiçbir taviz vermeden hayata kalan ender şairlerimizden biri olarak
Süre gelmiştir o bir militandır ….

Yusuf Ter 12.07.2008
Saat 22:40 İsviçre



Nihat Behram’a

Bin dokuz yüz kırk altı idi tarih
Bir yıldız sunmuştu o Kars iline
İlerici, yiğit sözleri sarih
Bir yıldız konmuştu o Kars iline

Adam gibi adam kalemi sivri
Kaleme almıştı bilgece devri
O gün omuzladı cefa’yı cevri
Bir yıldız yanmıştı o Kars iline

Sıladan sürüldü yine yılmadı
Direndi hakkıyla sessiz kalmadı
Şairdi yazardı dize gelmedi
Bir yıldız dönmüştü o Kars iline

Yusuf’um der abim mert delikanlı
Sanı Nihat Behram anlı ve sanlı
Her haliyle kaim davası canlı
Bir yıldız inmişti o Kars iline
…………….Doyum olmaz onun tatlı diline…


Yusuf Ter 14.04.2006
Saat 18:21 İsviçre

Nihat Behram O Bir Militan